Reklam
Vakıf Katılım
Tarih : 2019-09-09 14:20:00

Dünya ekonomisi adım adım durgunluğa ilerliyor

Dünya ekonomisi küresel durgunluğa yol açacak daha yavaş büyüme dönemine girdi. Ekonomistler bu durumu yavaş (slow) ve küreselleşme (globalizasyon) terimlerini birleştirerek "slowbalisation" olarak adlandırıyor.

Ekonomistlere göre, küresel yıllık büyüme yüzde 2.5'in altına düşmesi küresel durgunluk (resesyon) olarak tanımlanıyor. Uluslararası Para Fonu (IMF) Temmuz ayında güncellediği Dünya Ekonomisinin Görünümü raporunda, küresel ekonomik büyüme tahminini Nisan ayına göre 0.1 puan düşürerek 2019'da yüzde 3.2, 2020 yılında ise yüzde 3.5 olarak öngördü. Dünya Bankası daha karamsar, küresel ekonomide bu yıl yüzde 2.6, gelecek yıl yüzde 2.7 büyüme bekliyor.

Kötüye giden bazı belirtiler bu tahminlerin daha düşük gerçekleşmesi ihtimalini güçlendiriyor. ABD ile Çin arasındaki ticaret savaşı, birbiri ardına açıklanan gümrük vergileri küresel ekonominin fren yapmasına neden olurken, özellikle azalan küresel talep nedeniyle ekonomilerdeki imalat sanayi durgunluğa girmiş durumda.

Küresel ekonomiye ilişkin kaygıları şiddetlendiren belirtiler şöyle:

1- En önemlisi ABD Başkanı Donald Trump'ın başlattığı ticaret savaşları... Trump, gümrük vergileri artırma konusunda Çin'den sonra Avrupa'ya gözünü dikmiş durumda... Dünya ticaret hacmi azalırken, yük taşımacılığı endeksleri düşüş kaydediyor.

2- Yavaşlayan ABD ekonomisi... Çin, Avrupa, Japonya gibi büyük ekonomiler yavaşlamışken, dünyanın en büyüğü, küresel ekonomide yüzde 24 payı olan ABD'nin canlılığı yüreklere su serpiyordu. Ancak, Trump'ın daha çok yatırım için vergi indirimleri ile canlanan ABD ekonomisi bundan 1.5 yıl önce patlak veren ticaret savaşının etkiyeriyle inişe geçti. Yılın ilk çeyreğindeki yüzde 3.1 büyümeden sonra ikinci çeyrek büyümesi yüzde 2.1 oldu.

3- Başta dünyanın dördüncü büyük ekonomisi Almanya olmak üzere Avrupa kıtası durgunluğa girme noktasında... Özellikle Almanya, Britanya ve İtalya gibi ekonomiler resesyon sinyalleri veriyor. Alman ekonomisi yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0.1 daraldı. Ekonomi üçüncü çeyrek yılda da küçülürse teknik anlamda durgunluğa girmiş olacak. Brexit kıskacındaki Britanya da Almanya'ya benzer şekilde yılın ikinci çeyreğinde yüzde 0.2 küçüldü. Bu, 2012'den bu yana yaşanan ilk daralma oldu. Üçüncü çeyrekte olası bir küçülme, bu büyük ekonominin de durgunluğa girmesine neden olacak.

4- Çin'in frene basması dünyayı son derece olumsuz etkiliyor. Ülkede sanayi üretimi yüzde 4.8 ile son 30 yılın en düşüğüne indi. Gayrisafi Yurtiçi Hasıla (GSYİH) ikinci çeyerkte yüzde 6.2 büyüse de bu oran da son 30 yılın en düşüğü... Ayrıca Çin'in muazzam borçları da adeta patlamaya hazır bir el bombası niteliğinde... Çin'in yaşadığı yapısal değişime dayalı olarak büyümede daha da hız keseceğine dair işaretler var.

5- Gelişmekte olan ülkeler de ticaret savaşı nedeniyle durgunluk yaşanıyor. Arjantin'de büyük bir finansal kriz var. Ortadoğu'nun büyük ekonomilerinden İran'da ABD'nin petrol yaptırımları nedeniyle ciddi bir durgunluk var. Yavaşlama Çin etkisiyle gelişmekte olan Asya ülkelerinde yoğunlaşırken, Türkiye ve Güney Afrika gibi ekonomilerde de fazlasıyla zorlu dönemden geçiliyor.

6- Finansal piyasalarda kaygılı ortamın yarattığı dalgalanmalar korku yaratıyor. ABD'de Dow Jones endeksi 15 Ağustos'ta 800 puanla yıl içindeki en büyük bir günlük düşüşü yaşadı. ABD'de Ağustos ortasınra 3-10 yıllık Hazine tahvillerinin faiz farkının tersine dönmesi de resesyon sinyali olarak kabul ediliyor. Ekonomik verilerin kötüleşmesi ve şirket karlarının düşmesi yıllardır yükselerek art arda tarihi rekorlar kıran endekslerde keskin düşüşler ihtimalini güçlendiriyor.

7- Küresel borç miktarının ekonomik üretimin dört katına çıkarak 246.5 trilyon dolar ile rekor kırdığı ortamda merkez bankalarının para politikalarının itibarının azalması ve durgunluk ile mücadele edecek silahının olmaması da korkutuyor. 2008 krizinde işbirliği içinde alınan faiz düşürme, parasal genişleme gibi önlemler krizin derinleşmesini engellemişti. Ancak bu kez, Japonya ve Avrupa'da faiz oranları sıfırın altında, ABD'de ise faizler tarihsel standartlara göre düşük ve bir krizde düşürmek için fazla alan olmaması faiz yoluyla ekonomiyi canlandırma silahının zayıflamasına neden oluyor. Ayrıca, merkez bankalarının ekonomileri canlandırmak için satın aldıkları büyük miktarlardaki tahvil ve diğer menkul kıymetler elinde bulunuyor. Ve daha da kötüsü ticaret savaşlarından sonra, merkez bankalarının işbirliği içinde çalışma ihtimali en alt seviyede...

Ekonomi Servisi

Hibya Haber Ajansı

© Copyright 2024 karadenizpress.com Tüm Hakları Saklıdır.
Web sitemiz Hibya Haber Ajansı Abonesidir.